Sırrı Süreyya Önder, başrolde yer aldığı ve büyük bir emek verdiği “Celal’in Treni” filminin vizyona girmesini göremeden hayatını kaybetti.
Gökalp Yamen’ın yönetmenliğini üstlendiği ve senaryosunu Seyit Ali Çelik ile birlikte yazdığı bu film, hem genç bir yönetmenin ilk uzun metrajlı eseri olma özelliğini taşırken hem de Önder’in beyaz perdedeki son projesi olma niteliği taşımaktadır. Yapımcı Zafer Kaya’nın gerçekleştirdiği proje, Kars’ta sinema tutkusu için yoksullukla mücadele eden bir köylü olan Celal’in hikayesini işlemektedir.
Film, Cannes World Film Festivali başta olmak üzere Los Angeles, Roma, Venezuela ve New York’taki uluslararası festivallerde ödüller kazanarak önemli bir başarı elde etti. Sırrı Süreyya Önder’in mizahi ve derin performansı, yapımın uluslararası düzeyde dikkat çekmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Yönetmen Gökalp Yamen, Önder’in film setine katkılarına dair şu ifadeleri kullandı: “Onun enerjisi, mizahi zekası ve insan sevgisi, sete her zaman ilham kaynağı oluyordu. Dünya görüşlerimiz farklıydı ama Sırrı Abi çok güzel bir insandı. Bu filmin benim ilk, onun ise son filmi olması hem bir onur hem de tarifsiz bir hüzün. Ne yazık ki son halini göremedi. ‘Hele şu barışı bir getireyim, sonra izleriz’ derdi. Şimdi içimde buruk bir eksiklik var. Ama ondan öğrendiklerimizle daha iyisini yapacağımıza inanıyorum. Hoşça kal Sırrı hocam…”
Yapımcı Zafer Kaya da duygularını, “Sırrı Ağabeyin sağlığına olan inancımız son ana kadar sürdü. Aldığımız haber hepimizi derinden sarstı. Sanat camiamız, ailesi ve milletimize başsağlığı diliyorum,” şeklinde ifade etti.
Sırrı Süreyya Önder, geride yalnızca siyasi ve edebi mirası değil; aynı zamanda içinde yer aldığı ve izleyemediği son filmi ile sinema tarihine kazınmış unutulmaz bir iz bıraktı.
