SİYASİ SİMGE BAKIMINDAN 128 VE GAZİANTEP’TE MUHALEFET

SİYASİ SİMGE BAKIMINDAN 128 VE GAZİANTEP’TE MUHALEFET

 

Muhalefetin uzun süredir sesinin gür çıkmadığı yada cılız çıktığı Gaziantep’te, klasik anlamlar içeren siyasi anlayışların toplumsal karşılığının olmadığını herkes gibi ben bende görüyorum.

Özellikle CHP’nin; tortulaşmış, eski alışkanlıkları devam ettirme inadı, il ve ilçe örgütlerinin görevden alınması, taşrada aile düzenine, şehirde birkaç zümreye dayanan, değişim-dönüşüme direnen lokal politik tutumu iktidar sahiplerini yeterince mutlu ediyor. İYİ Parti’nin il başkanının yaptığı kimi zaman yıkıcı eleştirilerin dışında DEVA ve Gelecek Partisi’nin henüz örgütlenme sürecini devam ettirmesi HDP’nin kriminalize edilmek istenmesi, yerel muhalefet alanında siyasi fenomenlerin oluşmasını engelliyor yada erteliyor.

Oysa bizim siyaset yapma şeklimiz, tarihsel ve  sosyal açıdan evet yukarıda bahsettiğim o  klasik anlamları içerdiği gibi geleceğe dair fenomen sembolleri de içinde barındırıyor.

Mesela sadece seçim sonuçlarına odaklanan bu matematiksel mottolar bize yani siyaset nesnelerine; sevinç, hüzün, hayalkırıklığı, öfke, zafer, ötekileştirme, yansıtma neyi arasanız o içeriği kapsatıyor

Bu tür toplumsal tepkimelere baktığımız zaman siyasi simgelere (bu CHP gibi bir siyasi parti de olabilir, Recep Tayyip Erdoğan gibi siyasi bir aktör olabilir)halk yada seçmen olarak haddinden fazla, hatta gereksiz denilebilecek kadar çok duygusal yatırım yaptıldığını ve işlerin böyle yürüdüğünü rahatlıkla söyleyebilirim.

Seçimle birlikte  sandıktan çıkan sonucun ortaya çıkardığı tabloya yönelik sevincimizi, üzüntümüzü, öfkemizi, yılgınlık ve yorgunluğumuzu  işte bu semboller üzerinden şekillendirmekle gerçekleri gözden  kaçırdığımız gibi gerçeğe de uzak kalıyoruz.

Bana göre ‘seçimler’güç yapısı içinde nasıl temsil edileceğimiz sorusunun hem  yanıtının hem de  sonucunun arandığı bir mecra. Ama bu güç yapısının devlet geleneği ile birlikte nasıl şekillendiği  ve Türk siyasetinde kuralları kimin koyduğu mevzusu birlikte ele alındığında,  bir farkında olamama, hatta olanı biteni algıla(ya)mama sorunu ortaya çıkıyor.

Eğer meseleyi sandıktan çıkan sonuç üzerinde değerlendirmek gerekirse ki klasik toplumlarda tercih edilen arayış budur. İşte burada bir siyaset halüsinasyonuna neden olmamak için  “NEDEN?” sorusuna yanıt aramak yerine “, “NEDEN OLMADI?” sorusuyla bir alan derinliği yaratmak gelecek stratejileri açısından sağlam verilere ulaşmayı sağlar.

Çünkü ister AKP, ister CHP, MHP, İYİ Parti, HDP ve tüm diğer partilerin aslında bize istisnasız  ‘aynılığı’ satmak istemektedir.  Çünkü toplumun homojenize olduğunu düşünürler. Tabiri caiz ise her birimiz politik olarak paketlemiş-etiketlenmiş ve raflarda yerini almış birer ürün haline getirilmişizdir. Yani ister istemez siyasi hikâyenin bir parçası olmuşuzdur.

Ben siyaset bilimcisi değilim. Kaldı ki politikanın içinde olan arkadaşlarımla konuştuğum zaman Türkiye’nin, hatta bölge ve şehirlerin zaten siyaset bilimini hunharca parçalandığı yerle yeksan ettiği konusunda hemfikiriz.

Bu dinamik akışkanlık içerisinde bütün bu siyasi partiler arasında yoğunlaşan politik rekabete baktığımda şunları düşünmeden edemiyorum:

-Acaba, siyasi açıdan doğru olan nedir?

-Muhalefet neden dışarıya bakarak genişlemek yerine, içeriye bakarak  daralmayı tercih ediyor?

- Gönüllü körlüğün kutsanması ile neden bu denli yaygın hale geldi? Bu toplu tapınmanın nedenleri neler?

Ve kafama en fazla takılan ve Türkiye koşullarından bana göre en can alıcı olan soru da şu:

*Muhalefetin aktörleri acaba yeterince siyasi olamadı mı?

*Sadece “siyasi kavga rolü yaparak” bizi yıllarca oyalamış olabilirler mi?

Aslında  siz değerli okurlara yönelttiğim tüm bu soruların elbette bende bir karşılığı var. Ben, en azından yeni bir siyasal kültürün oluşturulmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Ama sizlerle beraber tartışmak daha faydalı olacağına inanıyorum.

Ne dersiniz, görünüşe göre kötü olandan bir iyi çıkarılabilir mi?

Sözün özünde muhalefet bu kez çok sağlam yakaladığı ‘128 Milyar Dolar Nerede? Sorusu yada sloganı üzerinden sonuç alıcı siyasi bir fenomen elde etmiş gibi görünüyor. Cumhurbaşkanı,  AK Parti ve ekonomi yönetimini son derece rahatsız eden 128 meselesi şu anda hem ülkenin hem de muhalefetin en önemli siyasi repliği durumunda.

Hal böyle iken, bugüne kadar kalabalıklara duygusal yatırım yapamayan Türkiye muhalefeti, aslında içinde; yoksulluk, işsizlik, geçim kaygısı, yarın endişesi, belirsizlik, kayırmacılık, ihale, kayırmacılık gibi alt etiketler barındıran bu 128 üzerinden halkı yeni tercihler yapmaya ikna edebilir mi?

Başta CHP olmak üzere, diğer muhalefet partileri, bu durumu sizce nasıl okumalıdır?

Muhalefet yeterince siyasi olamıyor mu?

Bu durum siyasi eleştiri fakiri Gaziantep’e nasıl uyarlanmalıdır?

Doğrusu merak etmiyor değilim!

 

 

 

 

 

 

 

 

19.04.2021 (Murat GÜREŞ)

DİĞER YAZILAR

ATATÜRK’E HAKARET EDENLER VE SORUŞTURMA AÇILAN ÖĞRETMEN

ZEKİ ABİ VE BENİM SİNEMAM NİYE YOK?

MAYIS HÜZÜNLERİ

AÇLIK, GURUR ve PATATES TORBASI

KULUN OLMAM AMA KÜLÜN OLURUM...

BİR KENTTEN, SAHTE CENNET YARATMAK

"AKREP GİBİSİN KARDEŞİM"

PROKRÜST YATAĞI, AVUKATLAR ve GERÇEKLİK

DÜŞ AĞRISI, DİŞ AĞRISI GİBİDİR…