Sokaklarda Sanat Yapan Hemşire: Meryem Poyraz

Ana sınıfı öğretmeninin desteğiyle resim yapmaya başlayan Meryem Poyraz, 6 yaşından itibaren fırçasını hiç bırakmadı.
Kendi mesleği olan hemşirelik dışında, boş zamanlarında tuval, fırça ve boyalarını alarak sokaklarda sanatını icra etmeyi sürdürüyor.
Resim tutkusunu sokak ressamlığı yaparak devam ettiren Poyraz, portre ve sürrealist eserlerin yanı sıra, günlük yaşamındaki manzaraları tuvaline aktarıyor.
Mersin’de iki sergi düzenleyen Poyraz, sergi gelirlerini kanser hastası çocuklara bağışladığını belirtti. Çocuk yaşlardan beri resim çizmeye ilgi duyduğunu ifade eden Poyraz, “Resim çizmeye olan ilgim, okuma yazma bilmediğim dönemlerden itibaren başladı. Ana sınıfı öğretmenimi çok sevdiğim için derslerde sürekli resim yapıyordum. Öğretmenim resimlerimi beğendikçe, daha fazla çizmeye heveslendim. O dönemlerde, yeteneklerimi ifade etmenin en kolay yolu resim diliydi,” dedi.
Poyraz, dünyaca ünlü ressamlar Frida Kahlo ve Salvador Dali’den etkilendiğini, bu sanatçıların bakış açılarını kendi çizimlerinde yansıttığını söyledi.
Görüp beğendiği her şeyi tuvale aktardığını belirten Poyraz, “Resim çizmek benim için ifade edemediğim birçok şeyi anlatma yolu. Güzel anılarımı çizerek biriktiriyor, ölümsüzleştiriyorum. Sanat, hayatımın her alanında bir yaşam tarzı haline geldi. Çantamda ya da ceplerimde her zaman küçük bir defter taşırım. Defter olmadığında, telefonumda dijital resim çizerim. Gördüğüm her detayı yakalamaya çalışıyorum. Çizimlerim benim için bir çeşit günlük gibi,” diye konuştu.
Poyraz, tarihi sokakların kendisine daha fazla ilham verdiğini ifade ederek, bu mekanlarda resim yapma sebebini şöyle açıkladı:
“Tarihi yerlerde resim yapmayı sevmemin nedeni, insanlara sanatı daha erişilebilir kılmak. Sergilerde veya büyük stüdyolarda görmekten ziyade, sokaklarda karşılaşma olasılıklarının bulunduğunu göstermek istiyorum. İnsanlar, çizimlerime bakarak kendi yorumlarını eklediklerinde ve bu şekilde iletişim kurduğumda mutlu oluyorum. Sanatın fanus içinde olmaması gerektiğine inanıyorum, ulaşılabilir olmalıdır. Ayrıca tarihi yerler, duygu ve atmosfer açısından zengin oldukları için daha kalıcı eserler yaratmamı sağlıyor.”