Gaziantep, Türkiye’nin en fazla hava kirliliği yaşayan şehirlerinden biri olarak, özellikle düşük kaliteli yakıt kullanımı, yoğun trafik ve sanayi emisyonları sebebiyle zor bir dönem geçiriyor. Şehrin hava kalitesi, ölçüm istasyonları aracılığıyla elde edilen verilerle de doğrulanıyor.
Düşük Kaliteli Yakıt Kullanımının Etkileri
Kış aylarında artan maliyetlerle birlikte, düşük kaliteli kömür ve fosil yakıtların kullanımı yaygınlık kazanıyor. Uzmanlar, bu durumun kükürt dioksit (SO₂) ve ince partikül maddeleri (PM₁₀) gibi zararlı bileşenlerin çoğalmasına yol açtığını belirtiyor. Isıtma amacıyla kullanılan bu yakıtların, özellikle gece saatlerinde şehrin hava kalitesini olumsuz yönde etkilediği vurgulanıyor.
Trafik ve Egzoz Emisyonları
Gaziantep’teki yoğun trafik, hava kirliliğinin bir diğer önemli nedeni olarak öne çıkıyor. Egzoz gazları, şehir içi hava kalitesini sezilir biçimde düşürüyor. Sabah ve akşam saatlerinde trafik yoğunluğunun artması, bu problemi daha da derinleştiriyor. Servis araçları ve ağır taşıtların yaydığı zararlı gazlar, kirliliği daha da artıran etkenlerden biri olarak dikkat çekiyor.
Sanayinin Hava Kirliliğine Katkısı
Gaziantep’in sanayi bölgelerinde bulunan fabrikalar, hava kirliliği üzerinde önemli bir etkiye sahip. Yetersiz denetim ve düzenleme sistemleri, bu bölgelerden atmosfer karışımına yayılan zararlı gazların çoğalmasına neden oluyor ve şehirdeki hava koşullarını olumsuz hale getiriyor.
Vatandaşların Endişeleri
Gaziantep’te yaşayan halk, hava kirliliğinin günlük yaşamlarını olumsuz etkilediğinden şikayetçi. Nefes almakta zorlandıklarını, yaşlılar ve çocuklar başta olmak üzere, kronik hastalığı olanların daha fazla etkilendiğini belirtiyorlar. Daha fazla önlem alınması gerektiği konusunda kurumsal çözüm beklediklerini ifade ediyorlar.
Uzmanların Uyarıları
Uzmanlar, hava kirliliğinin solunum yolu hastalıkları, astım, bronşit gibi sağlık sorunlarının yanı sıra kalp ve damar hastalıklarını da tetikleyebileceğine dikkat çekiyor. Hava kalitesinin bozulmasının insan sağlığına olan etkileri, gerekli önlemlerin acilen alınması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
