GAZİANTEPLİ TFF BAŞKANININ 19 YAŞINDAKİ EN GENÇ DELEGESİ

19 yaşındaki Trabzonlu Muhammed Ali Bahar, Türkiye Futbol Federasyonu'nun Gaziantepli Mehmet Büyükekşi'nin en genç delegesi oldu. Darısı Gaziantepli gençlerin başına...

GAZİANTEPLİ TFF BAŞKANININ 19 YAŞINDAKİ  EN GENÇ DELEGESİ

Henüz 19 yaşında olmasına rağmen Türkiye Futbol Federasyonunun en genç delegesi oldu. 
Dikkatleri çeken Muhammet Ali Bahar, gelecek hedeflerini net şekilde oraya koyan, kararlı ve çalışkan bir hukuk öğrencisi.
Ortaya koyduğu tarz ve tavır ile aslında giderek Türkiye’nin gerçeklerinden uzaklaşan gençlere en iyi örneklerden biri.
“Ben Muhammet Ali, ülkesinin geleceğini kendi yaşantısından ve geleceğinden daha önemli gören bir gencim. Kendimi bildim bileli, memleketim ben. Nazım'ın ela gözlerdeki yeşil hareler dediği memleket!” sözleri ile kendisini tarif eden Bahar, Zonguldak’ın geçmişten bu gününe geçen mazisi ile de yakından ilgilenen, etkilenen ve şehre dokunmak isteyen bir isim. Cumhuriyet’in ilk kenti olan Zonguldak’ın Türkiye’nin kalkınmasındaki rolü ile birlikte maden işçileri ve ailelerinin yaşadığı acı kaderlerin perçinlemiş yaşamlarından çok derinden etkilenmiş bir genç.

GENÇLER VE KADINLARA YER AÇIN
Türkiye Futbol Federasyonunun Olağanüstü Seçimli Genel Kurulunda Başkan adayı Mehmet Büyükekşi, başkanlığı seçilirken Fatih Karagümrük Kulübü Başkan Yardımcısı olan Trabzonlu 19 yaşındaki Muhammet Ali Bahar, TFF tarihinin en genç delegesi Olaak tarihe geçmişti. Hukuk Fakültesi öğrencisi olan Bahar,  19 yaşında TFF Delegesi olmanın kendisi için büyük bir gurur olduğunu ifade ederek, “Bu tarihini anın önünü açan herkese teşekkür ediyorum. Umarım gelecek günlerde ülkemizin her kademesinde bu gençleştirme hareketini görürüz. Ayrıca, gençlere sağlanması gereken bu pozitif ayrımcılığın kadınlara da sağlanması gerekiyor. Gelecek seçimde kadın ve genç delege ve yöneticisi sayısının artmasını temenni ediyorum.” dedi. 

GENÇLERE ÇAĞRI VE CESARET
Muhammet Ali Bahar çıktığı yolda kararlı adımlar atarken, Türkiye’nin geleceği adına tüm gençlere yaptığı çağrı ile de biliniyor. 
İşte kendi anlatımıyla Bahar ve çağrısı;
Ben Muhammet Ali, ülkesinin geleceğini kendi yaşantısından ve geleceğinden daha önemli gören bir gencim. 2002 yılında İstanbul’da dünyaya geldim. Kendimi bildim bileli, memleketim ben. Nazım'ın ela gözlerdeki yeşil hareler dediği memleket! İlk konuşmamı sokaklarda yaptım. Yaşım beş, sözüm “Türk ile Kürt kardeştir, PKK kalleştir” idi. Hiçbir zaman siyasetçi olmak istemedim. Ancak her zaman bir politikacı olmak istedim. Bu memleket ve çocukları için projeler üreten bir politikacı… Çocukluğumda çevrem sağ cenahtan oldu, ben ise "Ne sağ ne de sol" dedim. Ben “Tam Bağımsız Güçlü Türkiye!” dedim. 

DOĞRULAR REHBERİ OLDU Sekiz yaşında İstanbul’da iken köyden bir haber geldi. İki bin kişilik kasabada bir çocuk yol kazasına kurban gitmişti. Kalem bastırdım, mikrofonumu elime aldım, atladım otobüse. Vardık kasabaya, akrabalara "Öğlen mitingim var." dedim. Anneannemin evinin bahçesine pankartlarımı astım, başladım konuşmaya. Dönemin belediye başkanını "Nasıl bu yolda hız sınırı olmaz?!" diye uyarıyordum. Dinleyen on kişi çok beğenmişti, "Bu çocuktan olur!" demişlerdi. 

Hep siyasi meselelerle ilgilendim. Doğru ile yanlışı ayırt etmeye çalıştım. "Birileri ne der?" diye hareket etmedim, "Doğru nedir?" sorusunun peşinden koştum. Beş yaşında sokaklarda PKK’ya karşı çıkan çocuk, on üç yaşında da FETÖ’ye karşı çıkıyordu. FETÖ’ye karşı sekiz mitingde konuştum, heyecanım yüksekti. Dinleyenler artık olacak değil olmuş diyordu ki ben daha yolun başına bile gelmediğimi fark ettim. Canlı yayınlar, yazılar, görüşmeler... 
2019’da çıktığım bir canlı yayında "Ben hukuk okuyacağım." dedim. Televizyon kanalına onlarca mesaj gelmişti "Türkiye’de eğitim yetersiz, bu çocuk yurt dışında eğitim görsün." diye. Ben ise "Ben burada bir mücadele vereceğim, eğitimi de sistemi de düzelteceğim." dedim. Geldik üniversite sürecine. Ben istişare etmeden karar almam, çok istişare ettik her daldan insanla. Türkiye’nin dünyada ilk beş yüze giren tek üniversitesi olan Koç Üniversitesi’nde karar kılınmıştı. Burs alarak Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesine yazıldım ve şu anda Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencisiyim. 
Her zaman, iyi bir insan olmayı kendime ant içtim. İnsanlar kötüleştikçe iyi olmak, onların yaptığı kötülüklere karşı hoşgörülü ve uzlaşmacı tavrımla cevap veririm. Önce hayal kurarım, beynim hedefe çevirir. Bu hedefi de azmim ve gayretim başarıya ulaştırır. 

Bugün ise uzun süredir gerçekleştirdiğim istişareler ve görüşmeler sonucunda milletimizin ve genç arkadaşlarımın umutsuz olduğunu gördüm. Halbuki umut, gelecek için çok önemlidir. Umutsuzluk içinde kurulan hayal ancak bulunulan ortamdan kaçmak olur. İşte benim asıl mücadelem burada başlıyor. Hiçbir genç arkadaşımın u-mutsuzluk içinde kaybolmasına veya ülkemizi terk etmesine göz yummak istemiyorum. Onun yerine onlara, bu ülkede istedikleri değişimleri beraber yapabileceğimizi göstermek istiyorum. 

Gitmek yerine kalmak, susmak yerine konuşmak, oturmak yerine çalışmak… Mücadele edeceğiz arkadaşlarım, kardeşlerim, ağabeylerim, ablalarım! Hep birlikte, kocaman bir mücadele! Üreteceğiz, araştıracağız, oturup doğruları öğrenmek için haberleri izlemeyeceğiz. Aksine onların yanlışlarını biz tespit edebilmek için izleyeceğiz. Yazacağız, projeler üreteceğiz. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki özveriye, bu vatanı kurtaranlara laik olabilmek için gerçek anlamda sahip olacağız! Peki büyük hedef nedir? Net söyleyeyim: Silopi’deki çocuk ile Sarıyer’deki çocuğun eğitim ve yaşam standartlarını eşitlemek. Bu sebeple, genç arkadaşlarıma Nazım Hikmet’in şu şiiri ile seslenmek istiyorum:
Sen de çıkar göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten düşen ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!
Haydi gelin yüreklerinizi  yüreklerimizin yanına atın! Gelin bu memleket mücadelesinde saf tutun! Gelin birlikte başaralım! Ortak sorunlarda uzlaşarak güçlü Türkiye'nin inşasında rol sahibi olalım”

21.06.2022 (Haber Merkezi)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR