KÜLTÜR-SANAT

GAZİANTEP KALESİ: KADİM TAPINAK

Sanat Tarihçi&ArkeologTurgay Hortoğlu yazdı

Gaziantep ilinin simgesi olan Kale adeta kentin hafızasıdır. Ana kaya üzerine oturtulan Kale eski dönemlerde tapınak olarak kullanılmıştır. Gaziantep Kalesi üzerinde bildiğimiz en eski tapınak Roma Dönemi’nde Tanrı Zeus’a adanan tapınaktır.

Sümer panteonunda tanrıların babası olarak anılan Enlil’in tahtı Nippur şehrinde Ekur’da (dağ evi) bulunmaktadır. Sümer tabletlerinde “Baba” Enlil’in evi Ekur’dur. Enlil ile dağ adeta özdeşleşmiştir. M.Ö. 3000 ile 2000’li yıllar arasında Bağdat’ın güneydoğusunu Nippur şehrinde gördüğümüz tanrı ile dağın özdeşleşmesi MÖ 2000’li yıllarda kuzeydoğuya çıkarak Halep Kalesi Fırtına Tanrısı Tapınağında devam etmiştir. Halep Kalesi’nde Kay Kohlmeyer tarafından yapılan kazılar neticesinde ortaya çıkan o anıtsal Fırtına Tanrısı Tapınağı Nippur-Ekur’da olduğu gibi bir tepe üzerine yapılmıştır. Halep Kalesi’nin kuzeyinde bulunan Gaziantep ili çevresinde birçok Fırtına Tanrısı (Teşup) ortostatı bulunmuştur ve Gaziantep Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Nippur şehri ve Halep şehri örneklerinde bir tepe üzerine inşa edilmiş tapınaklar ile yine bir tepe üzerine inşa edilmiş Gaziantep Kale Höyük tepesinin coğrafi konum olarak benzer olduğu izlenmektedir. Gaziantep ilinde Halep Fırtına Tanrısı Tapınağı ile çağdaş bir tapınağının olabileceği konumlardan biri de şüphesiz ki Gaziantep Kalesi’dir.

1950’li yıllarda Helmuth Theodor Bossert, Gaziantep Kale höyüğünde Halaf Dönemi seramik parçaları bulmuştur. Gaziantep Kalesi’nde 2000 yılında Doç. Dr. Burhan Balcıoğlu başkanlığında iç kalede bulunan hamam ve camide kazı yapılmıştır. 2003-2005 yılları arasında Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu Başkanlığında Kale’nin surları dışında güneyde kazı çalışmaları yapılmıştır. Ancak Gaziantep Kalesi’nde bir Fırtına Tanrısı olabileceği fikri ile detaylı bir araştırma ve kazı çalışması henüz yapılmamıştır.

Gaziantep Kalesi’nde MÖ altıncı bin, Halaf Dönemi’ne tarihlenen seramikler bulunması, MÖ 2000’li yıllara tarihlenen Halep Fırtına Tanrısı Tapınağına olan coğrafi yakınlığı, Roma Dönemi Zeus altarlarının bulunması ve günümüze ulaşan cami yapısı düşünüldüğünde bu kronolojinin arasında boşluk olduğu görülmektedir. Yani Gaziantep Kalesi Halaf Dönemi’nden günümüze bir tapınak olma özelliğini üzerinde barındırır. İleride yapılacak bilimsel kazılar ile Zeus Tapınağı öncesinde bir Fırtına Tanrısı Tapınağı olup olmadığı netlik kazanacaktır.

Gaziantep Kalesi’nin Fırtına Tanrısı Tapınağı olabileceği ihtimalini ortaya koyan düşüncemizi ifade ettikten sonra Gaziantep Kalesi’nin günümüzdeki şeklini almasında en önemli tahkimatı yaptıran Selahaddin Eyyubi ve evladından bahsedelim.

Gaziantep şehri Eyyubi Devleti Dönemi’nde Halep şehrine olan yakınlığından dolayı önemli görülmüş ve imar faaliyetlerinde bulunulmuştur. Öyle ki Gaziantep ilinin uzun yıllar ulu camisi olan Kadı Kemaleddin (Boyacı) Cami, Eyyubi Devleti Halep kolunun veziri ve önemli bir tarihçi olan Kadı Kemaleddin İbnü’l Adîm tarafından inşa ettirilmiştir.

Gaziantep Kalesi üzerinde bulunan Cami ise Selahaddin Eyyubi’nin torununun oğlu olan ve büyük dedesi ile aynı ismi taşıyan El-Melikü’n- Nâsır II. Selâhaddin Yusuf tarafından yaptırılmıştır. El-Melikü’n- Nâsır II. Selâhaddin Yusuf 1260 tarihinde henüz 31 yaşında Hülagü Han tarafından şehit edilmiştir.

Gaziantep Kalesi üzerinde kazı ve araştırma yapan Burhan Balcıoğlu Gaziantep Kalesi üzerinde bulunan Cami’nin bir Bizans yapısı üzerine inşa edildiğini ifade etmiştir. Bizans yapısı olarak kast edilen yapı bir şapel veya kilise olma ihtimali vardır. Eyyubi Dönemi mimarisinde magbedin yapılacağı konum tercih edilirken konumun “Anima Mundi” (kutsanmış yer-tapınak) özelliği taşımasına dikkat edilirdi. Bir kilise veya pagan tapınağının konumu üzerine bir cami inşa edilirdi. Hatta bazı örneklerde kilise veya bir pagan tapınağına ait bir mimari parça cami inşasında kullanılır böylece camiye kutsiyet “Anima Mundi” nakledilirdi.

İşte Gaziantep Kalesi üzerinde bulunan camide, hem kilise veya pagan tapınağına ait olabilecek bir altar parçası mihrap duvarında devşirme olarak kullanılmış, hem de seçilen konumda bir Bizans kilise-şapeli bulunmaktadır.

Gaziantep Kalesi’nde yapılan kazılarda üzerinde “Büyük Zeus’a” ifadesi yazılı iki adet altar bulunmuştur. Böylece Gaziantep Kalesi’nde Roma Dönemi’nde bir Zeus Tapınağı, Bizans Dönemi’nde bir kilise, İslam Dönemi’nde bir cami yapısı olduğu ortaya çıkmış oluyor.

Gaziantep Kalesi kronolojisi yaklaşık olarak MÖ 5500’lü yıllarda başlıyor. Gaziantep Kalesi üzerinde bulunan Zeus Tapınağı MS 2. yüzyıla tarihlendiriliyor. Peki MÖ 5500 Halaf Dönemi ile MS 2. yüzyıl Roma Dönemi arasında kalan yaklaşık 5700 yılda bu tepede bir tapınak yapılmamış mı? MÖ 1000’li yıllarda kurulan bir Hitit şehir devleti Karkamış düşünüldüğünde Gaziantep Kalesi üzerinde bir Hitit Tapınağı inşa edilmiş olma olasılığı ortaya çıkmaktadır. Hatta Halep Fırtına Tanrısı Tapınağı ile çağdaş bir Fırtına Tanrısı Tapınağı olması ihtimali de bulunmaktadır.

Ayrıca Gaziantep Tilbaşar Höyük’te bulunan ana tanrıça figürinleri MÖ 2200’lü yıllarda Erken Tunç Çağında bölgede Ana Tanrıça kültü olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda düşünüldüğünde Gaziantep Kalesi’nde Gaia (Gaya) yer tanrı – ana tanrıçaya atfedilmiş bir tapınak olma olasılığı ortaya çıkmaktadır. Gaziantep Kalesi içinde Kale’nin derinlerine inen kaya oyma tüneller bulunmaktadır. “Tatlı Su” ve “Acı Su” ismi ile anılan su kaynaklarına inen ve daha henüz tam anlamı ile ortaya çıkartılmamış olan kaya oyma tüneller MÖ 3000’li yıllara hatta daha da erken dönemlere işaret etmektedir. Çatalhöyük Ana Tanrıça kültünün MÖ 6000’lere dayandığı düşünülürse Gaziantep Kalesi’nde ana tanrıçaya adanmış bir tapınak olması ve tüneller ile inilen “Tatlı Su” ve “Acı Su” kaynaklarının ana tanrıçanın “Gaia”nın bahşettiği şifalı ve kutsal sular olduğu fikri ortaya çıkar.

Bizim görüşümüze göre Gaziantep Kalesi her dönemde kutsal bir tepe olup, bu kutsallığını günümüze kadar nakletmiştir. Heyhat ki günümüz dünyasının materyal düşünce sisteminin bu kutsallığı anlama ve anlatma olasılığı yoktur. Bu yüzden Gaziantep Kalesi’nde hem ilim hem de irfan sahibi arkeolog ve sanat tarihçiler tarafından yapılacak kazı ve araştırmalar ile Gaziantep Kalesi’nin kadimliği ve kutsallığı ortaya çıkacaktır. Günümüz insanı ise ancak bu kadim ve kutsal olan ataları ile manevi bir bağ kurabilirse hakikati anlayabileceklerdir.

Gaziantep Kalesi’nin bulunduğu tepe binlerce yıldır içinde sakladığı kadim söz ve bilgi ile anlaşılmayı bekliyor. Umulur ki bu hassasiyet ile Gaziantep Kalesi üzerinde kazı ve araştırmalar yapılır. Çıkacak yeni bilgiler ile günümüz insanına atalarının mirası olan duygu ve düşünceleri nakledilir.

6 Şubat 2023 depreminde hasar alan Gaziantep Kalesi’nin restorasyon çalışması depremin hemen ardından başlamış olup restorasyonun 2025 yılı başında tamamlanacağı yetkililer tarafından ifade edilmiştir. Muhtemelen 2025 yılı bahar aylarında Kale ziyarete açılacaktır. Yazımızı okuyan okuyucular Gaziantep Kalesi’nin sadece bir savunma yapısı olmadığını bilecek ve kadimi arayan gözlerle Gaziantep Kale’sini ziyaret edeceklerdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu