Sn. Atıl Kurt;

www.yurthaberleri.net sitesinde yer verdiğim, “Ali Gür’e soruyoruz: Terör örgütü ile iltisaklı firmaya ihale verdin mi?” sorusunu içeren haberime bir tekzip göndermişsin. Belki bilmiyorsunuzdur diye 28 yıla yaklaşan meslek hayatımın deneyimini paylaşarak başlayayım. Cevap ve Düzeltme” 5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 14. Maddesi ile ilgilidir. Bunun nasıl gönderileceği, itiraz süreçleri, kesinleşmesi, yayınlanmaması halinde yapılacak iş ve işlemler ile yasal süreleri orada bulabilirsiniz. Bunu eskiden seninle olan muhabbetin hatırına yazıyorum ama öğren artık şu tekzip işini birader…

Bu kapsamda;

• yurthaberleri.net haber sitemizin künyesinde;idare merkezi adresi, iletişim telefonu ve mail adresi belli olduğu halde gidip sunucu ve teknik hizmet aldığımız Vemedya Tanıtım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti’ye elden vermeniz başlı başına bir komedidir. Muhatabınızın ben olduğumu size bir kez daha hatırlatmak isterim.
• Bir haberin en temel ögeleri; gerçeklik, güncellik, yakınlık gibi kavramlardır. Gönderdiğiniz tekzip metni de böyle olmalıdır. Yani yalan ve manipülasyon içermemelidir.
• Tekzibe konu ihale ile ilgili gerekli idari ve adli mercilere başvurulduğunu söylüyor ama bir “güvenlik soruşturması” yapıldığından bahsetmiyorsunuz! 30 Ocak 2017’de Halk Sağlığı yaptığı ihale sonucu Valilik, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT’ten, Labotest Firması hakkında bilgi istemiş, ilgili kurumlardan gelen yazıda firma ortaklarının FETÖ’cü faaliyetler içinde bulunan ve KHK ile kapatılan derneklere üye oldukları belirtilmiş, dolayısı ile ihale iptal edilmiştir. GAÜN olarak siz 31 Ocak 2017 tarihinde yaptığınız ihale ile bu firmaya 1.5milyon TL ödediniz. Peki, Valilik, Emniyet Genel Müdürlüğü ve istihbarat teşkilatı 1 gün içinde fikir değiştirip, firma ile ilgili “pardon yahu, yok öyle bir şey mi?” dedi. Bu ihaleyi düzenleyen biriminizin “güvenlik soruşturulması yapılamadığına dair şerhi” var mı? Güvenlik soruşturması yapıldı ve olumlu yanıt geldi ise neden tekzip metnine eklemediniz?
• Ayrıca, ben tekzip metninin GAÜN adına geldiğini sanıyordum. Biraz okuduktan sonra coşup, transa girerek aslında firmaya avukatlık yaptığınız anladım. Sanki firmanın ortağı gibi Labotest’in farklı tarihlerde Mersin Şehir Hastanesi ile ilçe sağlık kurumlarından yani devletten ihale almaya devam ettiğini yazarak adeta firmayı cansiperane aklama derdine düşmüşsünüz. (Bak kimseye demeyeceğim söz), tekzibi şirketin sahipleri ile mi yoksa avukatı ile mi oturup birlikte yazdınız. Resmen ticari sırları ortaya koymuşsunuz. Vahiy gelmediğine göre firma ile ilgili tarih tarih ihale bilgilerine nereden eriştiniz?
• Ayrıca Labotest’in, Halk Sağlığının iptal ettiği ihale ile ilgili olarak Kamu İhale Kurumu’na (KİK) itiraz ettiğini ve KİK’in, “kardeşim devletin güvenlik kurumları sizin için iltisaklıdır” diyerek, şirketin itirazını reddettiğini biliyor musunuz?
• Firmanın, Halk Sağlığı ve KİK’ten yediği darbenin ardından 1.5 milyon TL verip pansuman işine giriştikten sonra devletten ihale alması meselesini biraz açalım. Labotest’in ortakları DD, TD ve İD., acaba hisselerini bir başkalarına devrederek şirketteki “iltisak” sorununu kamuflaj etmiş ve devletten o şekilde ihale almaya devam etmiş olabilir mi?
• Diyorsunuz ki, şirketi, sözkonusu ihalede Labotest'ten 106 bin lira daha fazla fiyat veren firma şikayet etti, verse idik kamu zararı oluşacaktı. Şart mı her ihalede istediği fiyatı atan firmaya ihale pas etmek? Kamu zararını biliyorsunuz da kamusal düzenin ortadan nasıl kadırılmak istendiğini mi bilmiyorsunuz, yoksa devleti mi ciddiye almıyorsunuz?! "Rekabet şartları oluşmadı"deyip iptal etmek çok mu zordu? Ayrıca ikinci firmanın hiç bir kuruma şikayet dilekçesi olmadığını da bil, yalan-yanlış şeyler yazma. Var diyorsan ispat et Atıl Kardeşim..
• Atıl, sen beni iyi tanırsın. Üniversiteden en ufak bir görüş alınmadığını söylüyorsun. Eski ve ye ti-rektörünün benim üniversiteye alınmamam konusunda talimatları olduğunu unutmuşsun galiba. Mavera'daki Kitap Fuarı’na dahi alınmak istemediğimi, avukat zoru ile girdiğimi, bu hususun TBMM’de soru önergesi konusu olduğunu kafana vura vura mı anlatayım!
• Kurumsal itibarı zedelediğimi ve sorumsuz-ilkesiz yayın anlayışım ile GAÜN’ü yıpratmaya çalıştığıma dem vuruyorsun. Akademiyi kimin itibarsızlaştırdığını bu şehir ve ülke biliyor. Böyle eveleme-geveleme laflar ve şakırtılı cümleler ile kimseyi kandıramazsınız.
• Hakkımda her türlü yasal işlemin yapılacağını söylüyorsun ya: Bak kardeşim, Gaziantep Adliye Sarayı’nın; protokol kapısı, halk kapısı, halk kapısına gelmeden avukat girişi, yeni binanın geçtiği ara yolda yine avukat ve mevcutlu kapısı, bir de otoparkın orada avukat kapısı var. Yani 6-7 tane kapı var. Hangisinden içeri girerseniz girin. Biz de bu konuda gereken yasal süreci avukatlarımın uygun görmesi halinde çekinmeden başlatır ve sonuna kadar hukuk mücadelesini verir, bu meselenin aydınlanması için gereğini yaparız.
• SON OLARAK: Ellerinden nazikcane sıkarım… Amok Koşucusu’na selamlarımı ilet lütfen… 
• NOT: Bu açıklamayı ben tek başıma yazdım. Hani bilesin diye...

                                                                   Murat GÜREŞ (Gazeteci)

                                                                     www.yurthaberleri.net