Murat Güreş yazdı : KAN KUSUP KIZILCIK ŞERBETİ İÇMEK NEYİN NESİ?

Gaziantep’i, bir tiyatro sahnesine dönüştürür, herkese bir rol biçerseniz, hep birlikte daha çok kızılcık şerbeti içeriz.

Murat Güreş yazdı : KAN KUSUP KIZILCIK ŞERBETİ İÇMEK NEYİN NESİ?

 

“Kan kusup, kızılcık şerbeti içtim” sözünü yıllar önce bir gazete haberinde okumuştum. Dönemin ünlü tiyatrocusu anılarını anlatırken, annesinin öldüğü gün önce sahneye çıktığını, sonra cenazeye gittiğini anlatarak işine duyduğu saygının altını çiziyordu…

Yıllar sonra, içi yanmış belediye başkanı, kentin sonsuza kadar bakanı Fatma Şahin, bunu bir kez daha İslahiye biberi kıvamında dile getirdi.

Fatma Şahin, dün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısı ile kentin gazetecileri ve gazetecimsileri ile bir araya geldi. Başta, keyiflerinin kahyası mutfağı olan Mutfak Sanatları Merkezi’nde (MSM) düzenlenecek organizasyon, şapkadan 300’e yakın gazeteci çıkınca Shimall Otel’in büyük otağına alınmak durumunda kalındı. İçilen çay-kahve, alınan kahvaltı eşliğinde icraatın içinden programına dönüşen bu hisseli harikalar kumpanyasına  katılmayacağımı belediye cephesine zaten bildirmiştim.

Düzenleme Ortalık Payı (DOP), arsa, kazanım, muhalefetin; saklama, gizleme, örtme, suskunluk sarmalı içinde zamana yaydığı Yamaçtepe’deki rant meselesi, işte bu 21.yüzyılın en anlamlı buluşmasına (!) damgasını vurdu.

Fatma Şahin, bir süredir usulsüz işlemlerle kazanç sağladığı iddiaları ile gündeme gelen Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu’nu, “Yatırımı biz yapıyoruz, parsayı ilçe belediyesi götürüyor. Şehrin huzuru bozulmasın diye kan kusup, kızılcık şerbeti içiyorum. İşte size bilgiyi verdim” diyerek şimdiye kadar bilinen ama konuşulmayan bir gerginliğin fitilini ateşlemiş oldu.

Tahmazoğlu’nun yandaş yerel medyası, Tahmazoğlu’na muhalifi yerel medya, Tahmazoğlu’nun reklamcı-aboneci yerel medyası ile eline kalem ver, adını soyadını yazamayacak olan medyamsılar kendisini Urfa kuzusu gibi dinlediler.

Bu sabah basını taradım, bir iki gazete dışında bu kan kusma-kızılcık şerbeti içme durumu dışında dar gelirli kesim ve üniversite öğrencileri için suya yapılan yüzde 50 indirim daha fazla ön plana çıkmıştı. Baştan beri yazıyorum; Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu’nun; Gezi, bisiklet, spor ayakkabı, asker çantası, saat, fincan takımı, yağlı köfte yarışması, çamaşır makinası, uçurtma şenliği gibi aslında faydasız ama aç kalmış toplumu mutlu eden icraatları ile yaptığı büyük PİAR’ın yanında su indiriminin esamisi okunmaz.

Şimdilik başkan, ömür boyu bakanın medya farkındalığının, özellikle sosyal medya algısının son derece kötü olduğunu bir kaç kez dile getirmiştim. Kendisi, “eleştirileriniz bize yok gösteriyor” diyor ama belediye içinde 20-30 metre yol yürüyüp makamına giderek “işte size eleştiri” diyecek bir babayiğit olduğuna şahsen ben inanmıyorum. Sosyal medya işini şehirle aidiyet bağı olmayan Ankara efesine havale eden, ana akım medya ile yerin dibine giren ama 300 Spartalı, pardon 300 Ayıntablı yerel gazeteciyi de aslında çok da sallamayan, kendi medya düzenini bir türlü kuramayan bakan başkanın; adaletsiz, haksız, ayrımcı uygulamaları ile Gaziantep basınındaki bu hastalığın sorumlularından birisi olduğunu da bu vesile ile belirtmeyi gerekli görüyorum.

Muharrem Sarıkaya gibi gazeteciliği tartışmalı kişilerin yakasına şirinlik muskası gibi yapışan Fatma başkan, kendi şehrinde, kendi gerçekleri ile yüzleştiğinde Mehmet Tahmazoğlu’nu, “bilgiyi size verdim” diye şikayet ediyorsa burada benim gazetecilik anlayışıma göre bir arıza vardır. Ve bunda sonra Gaziantep açısından yerel yönetimlerde başlayan bu çatlağın sesi daha fazla duyulacaktır.

Siyasete, sermayeye, belediyelere, dengelere, abone-ilan-reklama, kendi içindeki sıkıntılara, liyakatsizliğe göre her geçen gün paramparça olan yerel basının sesi ile bu çatlağın sesi birbirine karışacak ve olan yine “zarar gelmesin” denilen bu kente olacaktır diye düşünüyorum.

Yazıya, bir tiyatrocunun, annesinin öldüğü gün, ‘kan kusup, kızılcık şerbeti içerek’ sahneye çıkması ve rolünü oynadıktan sonra yasını tutmaya gitmesi ile başladık. Bunu bir girizgah sayın. Konuyla ilgili düşüncelerimi, sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.

Edeceğim de Gaziantep’i işte böyle bir tiyatro sahnesine dönüştürür, herkese bir rol biçerseniz, hep birlikte daha çok kızılcık şerbeti içeriz.

Hem de hamam tasıyla!..

Kana kana, kanaya kanaya, ağlaya ağlaya…

Çünkü bu tiyatroda figüranlık, onu gerektirir.

 

 

 

 

 

 

11.01.2022 (Haber Merkezi)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR