ANADOLU ÇOCUĞU

Dr. Eyyup AY / Arkeolog

ANADOLU ÇOCUĞU

 

Ak Parti iktidarıyla birlikte ‘Anadolu Çocuğu’ diye tabir edilen birçok yoksul genç, devletin maddi imkânlarına ulaştı. Makam ve mevkilerini hızlı bir şekilde tırmanır oldu. Sorun şuydu ki büyük çoğunluğu ya kendisi ya da babası yaşadığı kentte doğmamış olan bu Anadolu çocuğu şehirle, kültür ve uygarlıkla sağlıklı bir ilişki kuramıyordu. Eline aldığı işleri deruhte ederken sık sık ölçüyü kaçırıyordu. Dahası sanki yüzyıllardır Anadolu’da biriken o yoksulluk ve yoksunluğun gerilimi içinde biriken enerji ve şehvetini şehrin üstüne boca ediyordu. Şehir ve Devlet ona verdikçe o daha çok istiyordu. İçi adeta bir cehennem gibiydi. Bir türlü doymak bilmiyordu. Vali oldu, rektör oldu, sefir oldu ancak oturduğu koltukta bir türlü rahat etmiyordu. Banka aldı, televizyon-gazete aldı, herkesi susturdu ancak söyleyeceklerinin bir türlü sonu gelmiyordu. Uzun zaman susmuştu ve konuşmanın büyüsüne kapılmıştı. Söyledikleri çok anlamlı şeyler değildi aslında.

Hep şikâyet ediyor, birilerine sövüyordu. Zamanla mağduriyeti geçer diye insanlar bekledi. Sabretti bir gün söyleyecekleri sözlerinin tükenip, susacağını ve sıranın onlara geleceğini, onlar da bir çift laf edebileceklerini umuyordu. Ancak Anadolu Çocuğu söyleyeceklerini çoktan tükettiği halde bir türlü susmuyordu. Her şeyi tekrar tekrar yeni baştan tekrarlıyordu. Velhasıl-ı kelam susmaya niyeti yoktu. Ülkenin ve milletin içinde bulunduğu duruma ilişkin uzak memleketlerde hazırlanıp, kotarılan yüzlerce senaryo anlatıyordu. Senaryolarının zamanla yanlış ve uyduruk olduklarının açığa çıkması, bir biriyle çelişkili ve tutarsız olmaları bile canını sıkmıyordu.

Anadolu Çocuğu sırf bu sıfatından dolayı her şeyin en güzeline, en kralına layık olduğuna inanıyor ve bunu bir hak olarak teati ediyordu. “Ehliyet ve liyakat” diye söze başlayanları kendi bilgi ve becerisine kastetmiş, suyun öte yakasından gelip, Anadolu’ya çöreklenmiş hasımlar olarak görüyordu. Hem kaç yıldır bu tipler bu ülkeyi yönetiyorlardı da ne halt etmişlerdi. Bizi uzaya mı götürmüşlerdi? Doğrusu bu itirazı ve öne sunduğu argüman, diğer Anadolu Çocukları’nın alkışlarını topluyor, sesini biraz daha yükseltme imkanı buluyordu. Kimse çıkıp,”be adam evet belki bu adamlar bizi uzaya götüremedi, ama hiç olmazsa belli usul ve esaslar içinde iyi-kötü hayatımız belirli bir düzeyde ve nispeten medeni bir şekilde sürmemizin imkânını bizden esirgemiyorlardı” demiyordu.

 Yüzyıllar içinde bu topraklarda, toprağa/tarihe karışmış halkların süzgecinde imbiklenmiş incelikli bir yaşam ve onun alışkanlıklarıyla mutlu yaşıyorduk. Meşhur bir klişede söylendiği gibi yoksulduk ama onurlu ve mutluyduk. Doğamız ve çevremiz temiz, insanlarımız biraz daha ahbap, biraz daha komşuydu.

 

Geçenlerde rektör olan Anadolu çocuklarından biri ‘Reis’e itaat farzı ayındır’ deyiverdi. Hepimize ayar verdi, hizaya çekmek istedi. Ancak muradına eremeden istifa edip, köyüne gönderildi. Daha bu hikâyenin tozu dumanı ortadan kalkmadan, Uganda’da büyükelçi olarak bizi temsil eden bir başka Anadolu Çocuğu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda, denize döküp Cumhuriyeti kurduğumuz düşmanın kostümleri içinde misafirlerimizi ağırladı. Düşünsenize, Kara Afrikalı Ugandalı misafirlerimiz bile duruma hayret etmiş, bu Anadolu Çocuğunun ne yapmaya çalıştıklarını anlayamamış, onlara ve içinde bulundukları kostümlere aval-aval bakmışlardı.

 

Sonuç olarak; Tanrı bu ülkeyi ve bu milleti aklını kaybetmiş, içi cehennem gibi dünya hırsıyla kaynayan Anadolu Çocuğu’nun ülkede yakacağı cehennemden ve onun sonuçlarından korusun.

Beni ve dostlarımı Anadolu Çocuğu nam zatların saçmalıklarından beri kılsın, onların günahlarından ve şaklabanlıklarından uzak kılsın.

Amin…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

4.11.2018 (Dr. Eyyup AY / Arkeolog)

DİĞER YAZILAR

Sarı Yelekliler ve Burjuvazinin Kalesi Paris’in Yıkımı  (Kapitalizmin Tuhaf Halleri)

Külliyenin Entel-Dantel-Bilim-Filim İşleri-2

Külliyenin Entel-Dantel, Bilim-Filim Adamları !..

10 Kasım Atatürk’ü Anma Etkinlikleri ile Dindar-Muhafazakârların Anma Performansları

ATATÜRK, CUMHURİYET VE BİZ İSLAMCILAR

ANDIMIZ VE LÜMPEN MİLLİYETÇİLİK