NOHUDUN EKONOMİ POLİTİĞİ ve KAPİTALİZMİ

Nohut dürümü 9 lira oldu, ben de nohut üzerinden yükselen kapitalizmi yazdım. Fenomen ile içerik arasına sıkışıp kalanlar onun toplumsal, siyasal sosyal ve ekonomik işlevini anla(ya)mazlar.

NOHUDUN EKONOMİ POLİTİĞİ ve KAPİTALİZMİ

 

“Gaziantep’te nohut dürümü 9 lira oldu”

Nohut bu hali ile TBMM kürsüsüne kadar gitti.

Yani, ektiğimiz nohut çarşıya gelince leblebi oldu ve artık bizi beğenmiyor.

O nedenle bu dingin ve sıcak Pazar günü dinlencesinde biraz da makara olsun diye sizlere nohudu, onun ekonomi-politiğini ve kapitalizmini yazmaya karar verdim.

İstanbul’da hayat pahalılığını ‘simit’ ile izah etmeye çalışan politikacılar, Gaziantep’te zevahiri hep ‘nohut dürümü’ ile kurtarmışlardır. Nohut bir dil değişikliğidir her şeyden önce...

Nohut, yoksul halk kitlelerine, hayat pahalılığını ve sefaleti anlatacak en basit ve yegâne mesajdır.

Umut fakirin ekmeğidir ama  nohut dürümü, yoksulun çıtasını bir tık yükseltirken, zenginin sofrasını da süsleyen oryantalist bir aktördür.

Nohut; son model Mercedes’tir, kesilmeyen fiştir, kaçırılan vergidir.

Doktoru, mühendisi, mimarı kıskandıran gelir kapısı, Antep’in eski pazar yerinde nostalji, Nizip’te sabah sırası, sosyolojik bir olgudur.

Fenomen ile içerik arasına sıkışıp kalanlar onun toplumsal, siyasal sosyal  ve ekonomik işlevini anla(ya)mazlar.

Efendimmmm…

Siz hiç, 5 katlı inşaata, hem de yaz sıcağında sırtında briket taşıyan genç işçileri izlediniz mi?

Sırtlarından akan terin ve tuzun bile karşılığı olmayan yevmiyelerle, cehennemi bugünden yaşayan o işçileri…

Yoğun inşaat bölgelerinde üstü teneke ile kapatılmış, her türlü hijyenden uzak baraka-dürümcüleri vardır.

Nohut dürümü, malzemesinden çalınmış ayran, verirlerse bir yeşil biber dünün, bugünün hatta yarının menüsüdür.

Nohut ucuz olmalıdır ki, o işçiler, kapitalizmin en zalim hırsızı oldukları son yıllarda yaşadığımız depremlerle kanıtlanan müteahhit efendilerine hizmet edebilsindir!..

Nohut bulamayanların, mercimeğe ve onun çorbasına talim ettiğini eklemeden geçemeyeceğim.

Bir tas çorbayla 6-7 somun yiyebilen, işçi kardeşlerimize, baraka-dürümcüsünün, “kardeş siz yediğiniz somunların parasını verin, çorba benden olsun” dediği rivayet edilir.

Sonra, Ramazan yardımlarında  gıda paketlerinin değişmezidir nohut.

“Şu kadar fakire yardım yapıyoruz” diye onları kameraların önüne atan cahil kapitalist anlayış, nohudu bu kentte, yoksulun çaresizliği üzerinden kutsallaştırır.

Ramazan yardımlarını, vergisinden düşen, bunu yaparken de vicdan vergisi ağırlaşan yüzsüz kapitalistin, Tanrı’ya yakınlaşmak isterken (!) nohuda sığınması işte bundandır.

Nohut, mesela zenginler sofrası bu şehirde Gaziantepspor’a  yönetim kurulu üyesi vererek, dürümcü abimize sınıf atlatmıştır.

O dürümcü ağabeylerimize, eşlerine, çocuklarına, yakınlarına yatlar-katlar, son model arabalar ihsan eylemiştir (!)

Nohudun  kapitalizmi bu kadar açıktır.

Haydi hep beraber bir tespit yapalım.

Bu kentte 4 kişi öğlen karnını kaç liraya doyurur?

Eğer, isimleri belli restoranlara  giderseniz ki (her öğlen tıklım tıklımdır ve onlar da vergi kaçırır) ödeyeceğiniz hesap en az 300-400 lira olacaktır.

Ama nohut dürümcüsüne gidip 4 arkadaş, son zamdan sonra 30-40 liraya da doyabilirsiniz?

Peki, nerede o eskinin bol kepçe, sulu yemek, kuru fasulye, pilav satan mütevazı lokantaları…

400  liralık menü ile 40 liralık nohut dürümü arasındaki fark, bu şehirde artık orta sınıfın kalmadığını; sadece zenginlerin ve fakirlerin olduğunu ve tarihsel bir çelişkinin derinliğini anlatmıyor mu dersiniz?

Bunun adı, nohudun kapitalizmi ya da o kapitalizmin uşaklığı değil midir?

“Doçentim, mühendisim, öğretmenim” diyene kız verirken kılın kırk yarılıp ve uzun uzun; Mercedes’e binen nohut dürümcüsü ile örnek veriyorum hattı 1-2 milyon olan minibüsçünün ortaya koyduğu ironik fotoğrafa iyi bakmanızı öneririm arkadaşlar…

Recep’i, Şaban’ı, Adil’i, adil olmayanı, Metin’i, metin olmayanı; zinciri, zincirsizi, Karşıyakalısı , Cinderelisi, Hoşgörlüsü, Yukarıbayırlısı, Düztepelisi, tırnaklı pidesi, kalitesiz kırmızı biberi, eşek başı kadar doğranmış maydonuzu, limon tuzuna su katılarak elde edilen ekşisi ile nohut sadece bir yiyecek değildir.

İktisat Tarihi’ne bir göz atın isterseniz.

Dünün Avrupası’nda patates ne ise, 21.yüzyıl Antep’inde nohut odur…

Nohut siyasal bir simge, sınıflar arası ayrımın belirleyicisi, fakirliğin imgesi, politikacıların metaforudur.

Mavrova, bir Makedonya kasabasıdır.

Nohudu, Rumeli türkülerine konu olmuştur.

Der ki;

“Mavrova’dan aldım Sümbül bir okka nohut

Al beni bre sar more Sümbül yanında uyut

Gel yanıma gir canıma ayletme beni

Yedi da sene mapista yatsam saracam seni…”

Yedi sene hapis yatacak olsa da nohut dürümünü saracak olan bu necip halkımızı, nohudun kapitalizmi sararak yanında işte böyle uyutuyor dostlar…

                     

                                                                  Murat Güreş/ yurthaberleri.net

 

 

30.05.2021 (Haber Merkezi)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR