Murat Güreş yazdı: CADIYI SUYA ATMAK-2

vali bey; içinde açıklama olmayan açıklama ile bizi “diyanet ile vatandaş köprüsünü zedelemek isteyen kişiler” olarak ilan eder. Yani cadıyı suya atar ama dönüp yüzüyor mu diye bakmaz?!

Murat Güreş yazdı: CADIYI SUYA ATMAK-2

 

Kilis’te bir kamu kurumu, AB hibesiyle asgari ücret karşılığı  200 Suriyeli çalıştırmak üzere bir proje yapar. Proje kabul edilir, para ödenir ama uygulamada her zaman olduğu gibi Türk işi mantık devreye girer. Avrupa’da asgari ücret alt işler için 800 Euro civarında olduğu için bu para dolayısı ile bizim maraba Suriyelilere çok görülür. Türkiye’deki asgari ücret üzerinden ödeme yapılır, paranın diğer kısmına ne olur yazsam da kimse inanmaz.

Bu bir zihniyet, ahlak, kaliteli yönetim, şeffaflık ve düzgünlük meselesidir.

Müftünün eski makam otosu arızalanır, servis 80 bin lira tamir ve yedek parça parası ister. Siz, işten anlayan bir şoför kullansaydınız o adam 80 bin liralık hasarın oluşmasına izin vermezdi. Müftü bunun üzerine kalkar, arızalı aracı sattırır, bilmem kaç yüz bin liraya yeni makam otosu alır. Parasını camiler için toplanan yardımlardan vermez Allah var şimdi.

Nereden verir?

8-10 bakanlıktan daha fazla bütçesi olduğu halde, hac organizasyonundan elde ettiği komisyonla öder. Şehitkamil ilçe müftüsüne tahsis ettirdiği odanın parası da hacıların kesesinden çıkar!..

Biz bunu yazınca vali bey; içinde açıklama olmayan açıklama ile bizi “diyanet ile vatandaş köprüsünü zedelemek isteyen kişiler” olarak ilan eder.

Yani cadıyı suya atar ama dönüp yüzüyor mu diye bakmaz?!

Ben de saf saf halen  sorumun cevabını beklerim: Şahinbey Rehberlik Araştırma Merkezi’nde kişisel bilgileri olan 20 bin çocuğun verileri neden kopyalandı, bu konuda neden adım atılmıyor?

Bizim kişisel merakımızdan değil…

Kamusal alanın çıkarı benim için önemli.

İşimin misyonu bu…

Bu da bir zihniyet, etik, kaliteli yönetim, şeffaflık ve yönetim meselesidir.

Türkiye’nin altıncı büyük kentinde bakarsınız bir belediye 12 şeritli yol reklamı yapar ama bir İpekyolu hikayesi başlara ağrı, ruhlara sızı verir. Sokağa çıkma yasağının günlerce sürdüğü zamanlarda İpekyolu’na dönüp bakılmaz, normalleşme (!) başlar yola girilir, trafik insanı sinir hastası eder.

Bu da bir zihniyet, etik, kalite ve akıllı yönetim, kaynak tasarrufu, strateji, öngörü meselesidir.

Okullar açılacak ya devlet okullarına öğrenci kaydında bağış yasaktır ama müdürler gastronomi kentinde  1000-1500 lira astronomik bağışlar ile gündeme gelir. Eğitimin şart olmadığı bir ülkede gayet normaldir bu canım ne olacak.

Bakın ne yaptık sonra :Tayland ile dostluk sofrasında buluştuk.

Belediye Başkanımız Fatma Şahin, Tayland Büyükelçiliği görevliler ile birlikte  Antepfıstıklı Tayland - Türk tatlısı, “SBAGNATS” yaptı.

Dostluk, elbette sofrada güzeldir.

Beni bilen bilir.

Yemek yapmaya meraklıyım, severim.

Daha önce de yazdım ama yeri geldi tekrar örnek vereyim.

Niye mi?

Aslında neye benzediğimizi anlatmak için?

Bir TV kanalında yemek tarifi izliyorum

Aşçı, İtalyan…

Malzemeyi saydı saydı saydı saydı.

Ben de not alıyorum.

Neyse yemeğe geçti, ben de listeye bakıyorum.

Birader, İtalyan aşçının verdiği malzemelerden bizim evde sadece kazan var kazan.

Benimkisi mi?

Bir aptallık sorunudur.

Ama kazan yok diye bu kente, bu ülkeye bakmamızı ve yurttaş olarak daha iyi nasıl olur diye düşünmemizin önünde engel var mı?

Esas sorun da budur zaten?

Bunun adı yurttaş olma sorunudur.

Kazan kadar önemlidir.

Yazı bitti şimdi ne yapıyorum biliyor musunuz?

Kitaro'dan, Silk Road (İpekyolu Belgeseli'nin müziğini dinliyorum) 

 

 

 

 

 

 

 

 

22.08.2021 (Haber Merkezi)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR