İnsanlar neden hâlâ gazete alıyor? Araştırmadan çıkan cevap: Mangal yakmak için

TÜRKİYE'DEN GELEN YORUMLAR: ÜLKEDE MANGAL YAKMAK İÇİN DAHİ ALINACAK GAZET Mİ KALDI?

İnsanlar neden hâlâ gazete alıyor? Araştırmadan çıkan cevap: Mangal yakmak için

 

JOURNO-Beş ülkede yapılan uluslararası bir akademik araştırmada, dijitallaşme çağında bazı okurların neden hâlâ kâğıt gazete almayı tercih ettiği sorusuna yanıt arandı. Görüşmelerden çıkan sonuca göre birçok okur, mangalı veya sauna ocağını yakmak amacıyla gazete almayı sürdürüyor.

Yedi akademisyenden oluşan bir ekibin yaptığı “Barbeküden saunaya: Gündelik hayatta medya alımlamasının karşılaştırmalı bir muhasebesi” başlıklı araştırma, “New Media and Society” adlı bilimsel literatür dergisinde geçen ay yayımlandı. Arjantin, Finlandiya, İsrail, Japonya ve ABD’deki basılı gazete okurlarıyla yapılan 488 görüşmeye dayanan araştırmadaki bulgular ve sonuçlar özetle şöyle:

  • Arjantin’de bir okur, mangal yakabilmek için basılı gazete almaya devam ediyor. Finlandiya’da ise bir okur, aynı alışkanlığı, sauna ocağını yakmak için sürdürüyor. Jose ve Antero adlı bu iki okur, aralarındaki yaklaşık 13 bin kilometrelik mesafeye rağmen, ortak bir pratiğe sahipler: Gazeteyi, haber alma dışında bir amaçla kullanıyorlar. Onlar için anlamlı olan bu pratik, birçok akademisyene önemsiz gelebilir. Ancak mobil iletişim ve sosyal medya çağında bazı okurların neden hâlâ basılı gazete aldığı sorusunu yanıtlamak için bu ortaklık aslında çok önemli.

Ülkelerin kültürü, okurların yaşı ve cinsiyeti kilit önemde

  • Araştırma kapsamındaki görüşmelerde, medya alımlaması üç boyutta incelendi: Erişim, sosyallik ve törenselleştirme. İlk boyuta bakıldığında, kâğıt gazetelere erişimin ülkeden ülkeye değiştiği görüldü. Örneğin İsrail’de birçok okur, ne bir bayiye gidip gazete satın alıyor, ne de aboneliğe sahip… Bunun yerine, mangal yakmak gibi medya dışı faaliyetlerde kullanacağı kâğıt gazeteyi, bu okura tanıdıkları topluca getiriyor. Japonya’daki okurlar ise genelde kâğıt gazete aboneliklerini sürdürüyor.
  • Sosyallik konusundaki ayırt edici fark da gazetenin içeriği ile ilgili değil. Okurun yaşı ve toplumsal cinsiyeti gibi faktörler, kâğıt gazetenin gündelik kullanımında belirleyici oluyor. Örneğin bazı ülkelerde aile gelenekleri daha güçlü. Bu ülkelerdeki çocuklar, anne babalarının okuduğu basılı gazeteyi satın almayı sürdürüyor.
  • Son boyut incelendiğinde birçok okurun, basılı gazete tüketimi bağlamında “gündelik hayatlarını oldukça törenselleştirdikleri” görüldü. İnsanlar örneğin bir kahve dükkânına gittiklerinde, o mekânsal deneyimin bir parçası olduğundan oradaki gazeteleri okuyorlar. Ancak hemen hemen kimse, gazete okuma amacıyla kahveciye gitmiyor. Gazete kâğıdının dokunsallık hissine dikkat çeken okurlar ise genelde yaşlılar. Onların bu medya pratiği daha uzun bir süre geçirip “tortulanmış” olduğundan, gündelik hayatlarında daha törensel bir niteliğe sahip.

‘Gündelik hayatla iç içe geçen medya süreçleri’

Mark Coddington ve Seth Lewis’in dün Nieman Lab‘de yayımlanan yazısında araştırmanın sonuçları yorumlanırken şunlar vurgulandı:

  • İletişim araştırmalarının (ve haberciliğin dönüşümüne dair sektörde süren diyaloğun) büyük kısmında vurgu, içerik ve teknoloji gibi “medya merkezli” etkenler üstünde toplanıyor. Örneğin insanların farklı tür bilgilere nasıl yanıt verdikleri veya çeşitli araç ve platformların onların medya deneyimlerini yahut tercihlerini nasıl etkilediği gibi etkenler… Ancak bu araştırmanın yazarları, çok sayıda görüşmeye dayanarak, “medya merkezli” bir odaklanmanın insanların gündelik yaşamlarındaki medya deneyimini ıskaladığını savunuyor. Onlara göre çözümlemerimizde medyayı merkezden uzaklaştırırsak, gazeteciliğin ve iletişimin araştırılmasında gündelik hayatla iç içe geçen medya süreçlerini daha iyi anlayabiliriz.
  • Bugünlerde dikkatimiz daha çok, kâğıt gazetelerin yerine geçen, parlak, dijital yüzeylerde. Oysa kâğıt gazetenin dokunsal, toplumsal ve törensel deneyimine odaklanan bu araştırma, önemli bir hatırlatma niteliğinde: “Eski” medyanın (kendisiyle bağlantılı törenler ve gündelik pratikler sayesinde) neden ve nasıl inatla hayatımızda kaldığını “yeni” medyanın yükselişi sırasında da anlayabilmek değerli.

 

 

 

25.04.2021 (Haber Merkezi)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR