Gaziantep Barosu Başkanı Şarklı’dan, Diyanet İşleri Başkanına suç duyurusu

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama görevi kötüye kullanma suçu, Atatürk'e hakaret ile savcılıkça re’sen tespit edilecek diğer suçlarla ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu...

Gaziantep Barosu Başkanı Şarklı’dan, Diyanet İşleri Başkanına suç duyurusu

 

 Gaziantep Barosu Başkanı Av. Bektaş Şarklı, Ayasofya Camii’nin açılışındaki hutbesi ile; halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama görevi kötüye kullanma suçu, Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'a muhalefet ile savcılıkça re’sen tespit edilecek diğer suçlarla ilgili olarak Cunhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

“ATATÜRK’E ALENEN HAKARET”

Av. Şarklı, şikayet dilekçesinde, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, Ayasofya Camii'ndeki ilk cuma hutbesinde, ''Fatih Sultan Mehmet Ayasofya'yı cami olması için vakfetti. Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar. Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar.'' ifadelerini kullanmıştır. (EK-1) Şüpheli, sarf ettiği bu sözleriyle, Ayasofya Camii'ni 24.11.1934 tarihinde müze haline getiren Bakanlar Kurulu kararına gönderme yapmış  ve  Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün manevi hatırasına alenen hakaret etmiştir” dedi.

TÜRK HUKUKU KİŞİLİK HAKLARINI KORUR”

Türk  Hukukunda , kişilik hakları gerek Anayasa gerek Türk Ceza Kanunu gerekse Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun ile koruma altına alındığına dikkat çeken Gaziantep Barosu Başkanı Av. Bektaş Şarklı, “Bu sebeple, kişinin onur, şeref ve saygınlığını zedeleyecek söz ve beyanlar, aşağılama düşmanlık yaratmaya yönelik açıklamalar düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında tutulmamış; bu davranışlara karşı cezai müeyyideler öngörülmüştür. 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun;

“Madde 1 – Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran,bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.

Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

Madde 2 – Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak

veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır." hükümlerini içermektedir.

Hakaret ve sövme suçları aleniyet arz eden yerlerde işlenirse yasada yer alan aleniyet unsuru gerçekleşecek olup;  söz konusu yerler aynı zamanda umuma açık yer olduğu için verilecek cezanın da artırılması söz konusu olacaktır.  Şüpheli tarafından, Ayasofya Camii'nin açılışında cuma hutbesinde sarf edilen sözler ile camiinin müze haline getirildiği Bakanlar Kurulu Kararnamesi'nde imzası bulunan ATATÜRK hedef gösterilmiş, Atatürk’e lanet okunmuştur. 24.07.2020 tarihli Ayasofya Camii'nin açılışında binlerce insanın bulunduğu cuma namazının akabinde sarf edilen bu sözler ile, yukarıda belirtilen 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'un 1. Maddesinde yer alan Atatürk'ün manevi hatırasına alenen hakaret etme suçu sübuta ermiştir.

 Hukukumuzda, ifade özgürlüğü kural olarak esas olmakla birlikte, Anayasa'da sayılan meşru amaçlarla sınırlamalar getirilebildiğini kaydeden Şarklı, suç duyurusunda ayrıca şu ifadelere yer verdi:

“Bu özgürlük bakımından Anayasa'da sayılan sınırlama nedenleri başta 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu olmak üzere çeşitli kanunlardaki düzenlemelerle somutlaştırılmaktadır. Özellikle ceza hukukunun ifade özgürlüğüne ilişkin sınırlamaların söz konusu olduğu bir alan olması, dışa vurulan düşünce ve kanaatlerin artık üçüncü kişilerin hakları ve özgürlükleri bakımından etki doğurmasından ileri gelmektedir. Ceza hukukundaki sınırlamalar; kişilerin düşünceleri değil, bu düşüncelerin açığa vurulmuş halidir.

İfade özgürlüğüne ilişkin sınırlama şeklinde nitelendirilebilecek bir düzenleme olan 5237 sayılı Kanun'un 216. Maddesi şu şekildedir:

 “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama

Madde 216- (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA SEVK ETME

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.''

Her ne kadar, ifade özgürlüğü bağlamında kişilerin düşündüklerini özgür bir ortamda söyleyebilmeleri, demokratik toplumun varlığı için zaruri olsa da; ifade özgürlüğüne ilişkin böyle bir sınırlamanın getirilmesi özellikle kamu barışının sağlanmak istenmesinden kaynaklanmaktadır. Şüpheli, halen icra etmekte olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı görevi  ile bağdaşmaz şekilde ülkenin kurucusu olan Atatürk’e lanet okuduğu sözlerle TCK 216. Maddede yer alan halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu işlemiştir. Şüphelinin bu ifadeleri cuma hutbesi sırasında sarf etmesi sebebiyle, aleniyet unsuru gerçekleştiğinden, suçun nitelikli hali vücut bulmuştur. Kin ve düşmanlığa ilişkin olarak maddenin gerekçesinde, husumet beslenen konuya  karşı tasarlayarak zarar vermeye, öç almayı gerektirecek şiddette nefret duymaya yönelik hareketlerin zeminini oluşturan psikolojik hâl şeklindeki açıklama bağlamında, yalnızca şiddet içeren ya da şiddeti tavsiye eden tahriklerin, bu düzenleme kapsamında değerlendirilebileceği belirtilmiştir. Bununla birlikte, kin ve düşmanlığa tahrik yeterli olup, tahrik edilen halk kesiminin ayrıca kin ve düşmanlık içeren fiiller icra etmesine gerek bulunmamaktadır. (İzzzet Özgenç, “Suç Teşekkülü, Düşünceyi Açıklama ve Örgütlenme Hürriyeti”, s.61)

“ŞÜPHELİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANIDIR”

Şüpheli, halihazırda  Diyanet İşleri Başkanı'dır, yani kamu görevlisidir. Kamu görevlisi olan şüphelinin, kanundan doğan bir görevi ve bu görevi dolayısıyla yetkisi vardır. Diyanet İşleri Başkanlığı, 3 Mart 1924 tarihinde, Şer'iye ve Evkaf Vekaleti yerine kurulan, İslam dininin ihtiyaçlarını, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekle görevli kurumdur. 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 3. Maddesinde başkanın görevleri belirtilmiştir. Bahsi geçen hükme göre, Diyanet İşleri Başkanı, Başkanlığı temsil etmektedir ve din hizmetlerinin etkin ve verimli sunulması için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Bu amaçla; kaynakların etkin kullanımını sağlar; hizmetlerin düzenlenmesi, yürütülmesi, koordinasyonu ve denetlenmesi görevlerini yerine getirir; strateji, hedef ve performans kriterlerini belirleyip uygulanmasını temin eder. Ayrıca, din hizmetleri ile ilgili ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapar.

Bir kamu görevlisi olan şüpheli, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, Türk Ceza Kanunu’nun 257. Maddesinin 1. Fıkrasında düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu işlemiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 257. Maddesi;

‘’Madde 257- (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’ şeklindedir.

Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, şüphelinin sarf ettiği sözler sebebiyle tahkikat yapılarak hakkında kamu davası açılmasını talep etme zarureti hasıl olmuştur.

NE TALEP ETTİ?        

Yukarıda izah edilen ve re’sen göz önüne alınacak sebeplerle; suç işleyen şüphelinin eylemine uygun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nın 216. ve 257. Maddelerini; ayrıca 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'un 1. maddesini ihlal etmesi nedeniyle gerekli soruşturmanın yapılarak kamu davası açılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim.”

26.07.2020 (Haber Merkezi)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR