AHBAP ÇAVUŞ BAROCULUĞU

Kemal Vuraldoğan

AHBAP ÇAVUŞ BAROCULUĞU

Avukat Kemal Vuraldoğan yazdı...

Avukatlık Kanunu, baronun genel kurul, yönetim kurulu, disiplin kurulu, denetleme kurulu gibi organlar aracılığıyla yönetilmesini düzenlemiştir. Tüm avukatların genel kurula katılma hakkı vardır ve genel kurulda yapılan seçimlerle yukarıdaki organlar oluşturulmaktadır.


Türkiye halkının/avukatlarının, "hazırcı/kestirmeci" özelliğini farkında olan büyükşehir barocuları, kanuni düzenlemeden sapmış, oy pusulasına tüm adayların adını yazmak yerine GRUP LİSTELERİ oluşturulmuşlardır. Avukatlar da bu sapkınlığı benimsemiş, kanuni haklarını kullanmak yerine, elllerine tutuşturulan listeleri sorgulamaksınız sandığa atmışlardır.

Baroyu kendileri yönünden kale gibi gören bu barocular, kaleye "düşmanlarını" almamak için çeşitli usuller geliştirmişlerdir. En yaygın usul, "bizim gruptan" olmayan avukatın baro yönetiminde veya ihtiyari oluşturulan kurullarında yer almasının engellenmesi, bir baro rantı yaratılarak bu rantın, "bizim gruptan" olan avukatlara aktarılmasıdır.

  1. Türkiye Barolar Birliği tarafından üye atanan Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu, Türk Akreditasyon Kurulu, Reklam Kurulu gibi kurullara avukat atanırken bu konuda duyuru yapılmamakta, avukatların aday olmasına izin verilmemekte, liyakate dikkat edilmeksizin, "bizim gruptan" bir avukat atanmaktadır.
  2. Barolarca üye atanan tüketici hakem heyeti, hal hakem heyeti gibi heyetlere de avukat atanırken bu konuda duyuru yapılmamakta, avukatların aday olmasına izin verilmemekte, liyakate dikkat edilmeksizin, "bizim gruptan" bir avukat atanmaktadır.
  3. TBB ve Baroların ihtiyari kurul, komisyon, merkez vs'lerinin çoğu zaman başkanları, bazen tüm üyeleri bizim gruptan" seçilmektedir.
"Bizim gruptan" avukatlar da bunu büyük bir şükranla kabul etmektedir. Mümkün mertebe kendisini atayana itaat etmekte, bazen tapmakta, TBB veya baro başkanına sorgulanmaz, her söylediği, her yaptığı savunulan tanrı muamelesi yapmaktadır. Acıktığında tanrısını yemekten ise çekinmemektedir.
 
 
Ahbap çavuş baroculuğunu da, baro rantının bölüşülmesi için gruplaşmak olarak tanımlamak mümkündür. Önceki TBB veya baro başkanlarından milletvekili, belediye başkanı olanlar çoğunluktadır. Vatandaş baro başkanını "en iyi avukat" zannettiği için baro başkanının müvekkil potansiyeli artmaktadır. Büyük tacirler, sanayiciler, "çok üstün kişi" kabul edilen şarkıcı, kabadayı vs'nin bazıları, dosyalarını takip eden avukata güvenmelerine rağmen, onun yanında TBB veya baro başkanının da dosyayı takip etmesini istemektedir. Protokolden olan TBB veya baro başkanı (bazen yönetim kurulu üyesi), alınmaya çalışılan bazı randevuları kolaylaştırmakta, o dosyaya özgü özel ilişkileri kurmaktadır. 
 
Önce CMK, sonrasında baro pulu gelirleri ile TBB ve barolar zenginleşmiş, sadece burada yer almak da rant getirmeye başlamıştır. TBB ve baro etrafında kümelenmenin, ahbap çavuş baroculuğu yapmanın bir diğer sebebi de budur.
 
Geldiğimiz noktada, ne yazık ki TBB ile baroların para ve insan kaynağı çarçur edildiğine, meslek içi eğitim ile staj eğitiminin dahi rant aracı yapıldığına şahit olmaktayız.
 
Ahbap çavuş baroculuğu, avukatların baroya ve mesleğine olan ilgisini de azaltmıştır. Ahbap ve çavuşlar tarafından yönetilen barolar, yapılan meslek içi eğitimler, ahbap çavuş stajı, rant odaklı baro yönetimi TBB ve baroları etkisizleştirmiş, TBB ve barolar, avukatların günlük sorunlarını çözemedikleri gibi, Türkiye'nine ekonomik ve sosyal yaşamında önemli bir aktör olamamışlardır.
 
İstanbul, Ankara ve İzmir Barosu genel kurullarına (seçimlerine) katılım oranın düşüklüğü de ahbap çavuş baroculuğunun bir sonucu olmalı. İstanbul ve İzmir Barosu seçimlerine katılmayan avukatların sayısı, baro başkanı seçilen adayın aldığı oydan fazladır. Ankara Barosu Barosu seçimlerine katılmayan avukatların sayısı ise, baro başkanı seçilen adayın aldığı oyun yüzde altmışı kadardır. İstanbul Barosu avukat sayısı 41.462 iken, 15.168 avukat genel kurula (seçimlere) katılmamıştır. Ankara Barosu avukat sayısı 15.333 iken 4.073 avukat genel kurula (seçimlere) katılmamıştır. İzmir Barosu Barosu avukat sayısı 8.309 iken 2.323 avukat genel kurula (seçimlere) katılmamıştır. Sırasıyla seçimlere katılmayan avukatların oranı İstanbul'da yüzde 37, Ankara'da yüzde 27, İzmir'de ise yüzde 28 civarındadır. 
 
2018 milletvekili seçimlerine katılmayan vatandaş sayısı ise yüzde 13 civarındadır. Aradaki farklılık, avukatların baroya ilgisizliğin ve/veya güvensizliğinin açık kanıtıdır. Baro seçimlerine katılma halinde para cezasının fiilen uygulandığı da gözden kaçırılmamalıdır. Yani avukatlar para ödeme pahasına seçimlere katılmamaktadır.
 
Ahbap çavuş baroculuğun bir sonucu da, baroların şikayet ettiği sisteme benzemesidir. Üç büyük baromuzun ve Türkiye Barolar Birliği'nin yöneticilerin ortak özelliği, AKP karşıtlığıdır. Gerçekten de AKP Türkiye'sinde yasama, yargı ve yürütme kötü işlemekte, ahbap çavuş kapitalizminin tipik bir örneği sergilenmektedir. Hakim alımlarında dahi torpil yapılmakta, liyakate önem verilmemektedir. Ancak, üç büyük baromuz ve TBB, ne işçi alımlarında, ne kurul, komisyon, merkez vs atamalarında, ne staj ve meslek içi eğitimde ne de disiplin yargısında Türkiye'ye örnek olmayı becerebilmiştir. Hükümet memur alımında barolar ve TBB işçi alımında torpil yapmaktadır. Türkiye yargısı ve TBB disiplin yargısı muktedire yakın olanı korumaktadır. Türkiye eğitimi ve baroların meslek içi eğitimi ve staj eğitimi yerlerde sürünmekted. Listeyi uzatmak mümkündür. Türkiye yürütmesine veya TBB/baro yürütmesinde/idaresinde iyi bir yere gelmek için liyakat sahibi olmanıza gerek yoktur. Muktedirlere yakın olmanız yeterlidir.
 
Ahbap çavuş baroculuğu ile meslek sorunlarını çözmemiz mümkün olmadığı gibi, gittiğimiz yer de umut vermemektedir. Yazar, yazısını bağlamayı beceremediği için bir şarkıyla veda etmek istemektedir. Cem Karaca'nın dediği gibi, "Bindik bir alamete, gediyoz kıyamete. Amanin" Dinlemek için, https://www.youtube.com/watch?v=yYPb47podLM
23.10.2018 (Kemal Vuraldoğan )